Beko Basketbol Ligi’nde
sekizinci hafta bugün İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynanan dev bir
maçla kapandı. Taraftarı önünde ezeli rakibi Fenerbahçe Ülker’i konuk eden
Galatasaray Liv Hospital dev derbide rakibini 72-62 mağlup ederek bu sezonki beşinci
galibiyetini elde etti. Baştan sona sarı kırmızılı ekibin önde götürdüğü maçta
Fenerbahçe zaman zaman rakibini yakalamak için hamleler yapsa da, pota altını
iyi kullanan ve kritik anlarda gelen dış şutlarda da isabet sağlayan
Galatasaray sahadan galip ayrılan taraf oldu.
Yazıya nereden
başlayacağımı düşünüp, aklıma gelen birçok seçeneği ölçüp tarttıktan sonra
sosyal medyanın beni yönlendirmesine izin verdim. Bu gibi maçlarda çoğu kez
galip takımın artılarından çok mağlup takımın eksileri konuşulur. Bugün de
Fenerbahçe adına en çok konuşulan konu Obradovic ve tribüne gönderdiği yabancı
seçimiydi. Kurt hocanın Vidmar’ı yabancı kısıtlaması nedeniyle tribüne
göndermesi ve maçın büyük bölümünü gerçek bir pivotu olmadan oynaması bugün
Fenerbahçe’yi gözle görülür bir biçimde yenilgiye sürükledi. 3-4 numara
oynayabilecek geniş bir rotasyon varken, Obradovic’in tek pivot olarak Zoric’e
güvenmesi ve maçın büyük bölümünde de onsuz oynaması oldukça tartışılan ve
tartışılacak bir konuydu. Daha önce de denenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmış olan bu taktik yine tutmadı. Galatasaray pota altına indiği her topta Macvan, Furkan ve Bonsu ile sayılar bulurken, Fenerbahçe’nin pota
altına girmesini de yasakladı. Muhtelemen rakibi eşleşme problemine sokmak
isteyen Obradovic’in kendi takımı savunmada eşleşme problemi yaşarken, hücumda
da hareketliliklerini ve şutlarını kullanamadılar. Bogdanovic ve Bjelica’nın
birkaç şutu takımı canlandırır gibi olsa da, devamlılık gelmedi. Bir oyuncu bir
takımın herşeyi değildir; ama bugün Vidmar olsa Fenerbahçe için işler çok daha
farklı olurdu kesinlikle. Yine de ben Obradovic’in bu taktiği play-off’lara
kadar denemeye devam edeceğine ve sonuç almak için uğraşacağına inanıyorum.
Eğer tutarsa şapkadan tavşan çıkarmış kurt koç olacak. Olmazsa da
play-off’larda herşey yine onun elinde.
Galip tarafa gelecek
olursak, Galatasaray Liv Hospital herşeyden önce maçı hakederek kazandı. Her ne
kadar Vidmar’ın tribüne alınması, özellikle Galatasaray’ın pota altını daha
rahat kullanmasına ön ayak olsa da, sarı kırmızılıların bu maçı basketbol
oynayarak kazandıklarını unutmamak lazım. Maçın ilk dakikasından itibaren
Arroyo’nun önderliğinde topu iyi çeviren sarı kırmızılılar, her setin sonunda
buldukları net şutlarla ilk çeyrekten üstünlüğü ellerine aldılar. İlk
çeyrekteki 5 üçlük ve 6 asist Cimbom’un düzenli hücumunun bir kanıtıydı adeta.
Fenerbahçe’de ise bu iki istatistik de “0”dı. McCalebb’in oyuna girmesiyle
Arroyo ve Galatasaray duracak mı derken, sahneye Ender çıktı ve görevi ondan
devraldı. Furkan’ın pota altında önce bloklayıp ardından ribaundları toplaması,
Macvan’ın skora katkısı, guardların topu pota altına indirmeleri ve Bonsu ile
gelen smaçlar Galatasaray’a hakettiği galibiyeti getirdi. Cenk Akyol’un kritik
şutlarda eli titremezken, Haristone da her ne kadar skora katkısı sınırlı olsa
da, geldiğinden beri en uyumlu maçını çıkardı.
Galatasaray Liv Hospital
hakkında en çok canımı sıkan konu ise gerek Ergin Ataman’ın gerekse
taraftarların hala sakatlıklarda takılı kalmış olması. Sakatların yerine
takviyeler gelmişken ve Türkiye’nin en iyi yerli oyuncularına sahipken hala
daha bu şekilde ajitasyonlara devam etmeleri kendilerini tarafsız
basketbolseverler gözünde sevimsiz kılıyor.Umarım en kısa zamanda artık
geçmişten bağımsız olarak önlerine bakmaya başlayabilirler.
Yazıyı bitirmeden son
olarak da birkaç istatistik verelim:
Ender Arslan 21 dakikada
18 sayı, 4 asist
Furkan Aldemir 9 sayı, 11
ribaund, 2 blok,
Ribauntlar: Galatasaray
Liv Hospital: 40- Fenerbahçe Ülker: 29
Ve en ilginci de Fenerbahçe
Ülker’in sadece 4 top kaybı yaptığı bir maçı kaybetmiş olması belki de...
İyi akşamlar
0 comments:
Yorum Gönder