Haftasonu Ayhan
Şahenk Spor Salonu’nda Darrüşşafaka – Vestel maçını canlı izleme fırsatı buldum.
Birkaç senedir uzak kaldığı Beko Basketbol Ligi’ne tekrar dönme amacıyla bu
sezon iddialı bir kadro kuran Darrüşşafaka kendi sahasında Play-Off hesapları
yapan Vestel’i konuk etti. Tecrübeli ve alternatifli kadrosuyla maça favori
olarak çıkan Daçka, maçın büyük bölümünde skor üstünlüğünü küçük farklarla da
olsa elinde bulundursa da, Vestel’in dirençli ve akıllı oyunununa engel olamadı
ve sahadan 75-77 yenik ayrıldı.
Maçları
televizyondan izlemekle salondan izlemek arasında çok büyük fark olduğunu her
zaman söylemişimdir. Televizyon ekranın yansımayanlar salonda net bir şekilde
gözünüze çarpar. NTV-Spor’un bir süredir maçlarını yayınladığı Darrüşşafaka’yı
ekrandan izlediğimizde bu ligin bir seviye üstünde olduğunu görüyorsak da, dün
Ayhan Şahenk’te Daçka’nın ekranlara yansımayan eksileri gözümüze çarptı.
Herşeyden önce kurulan geniş kadronun avantajı kenar yönetimini başka bir
havaya sokmuş, teknik anlamda neredeyse hiçbir planları yok. Takımın
sayılarının büyük kısmı TBL tecrübesi yaşamış oyuncuların kişisel
gayretlerinden geliyor. Dünkü maçın özelinde, Vestel’in savunma direncinin
kırılmaması sonucu, bireysel çabalar da etkisini kaybetti ve skor gücü
zayıflayan Daçka üstünlüğünü maç sonuna kadar korumayı başaramadı. Bu anlamda
Orhun’un Banvit tecrübesinden beri koçluk anlamda hiç ilerleme kaydedemediğini
üzülerek izledim. İlerleme kaydedememe dışında, hakemlerin üzerinde baskı kurma
çabaları da oldukça sevimsiz bir hale dönüşmüş.
Daçka ile ilgili söylenebilecek çok fazla olumlu söz
yoktu dün. Tecrübeli oyuncuların emeklilik havasında kendilerini çok yormadan
oynadığı, gençlerin ise yeterli katkıyı yapmadıkları bir maçtı. Darrüşşafaka’da
maç boyunca izlediğimiz en olumlu hareketler üçüncü çeyrekte Gökper – Cihan
ikilisinin ard arda dört kez aynı ikili oyunla bulduğu basketlerdi. Gökper’e 4
asist, Cihan’a da 8 sayı yazıldı. Bu seriye savunmada da aynı çaba eşlik
etseydi maç o anda kopabilirdi. Cihan maçın genelinde de aldığı sürenin hakkını
başarıyla verdi.
Yaptığım eleştrilere
rağmen hala ligin favori takımı olduğunu söylemeliyim. Birçok takımın ilk
beşinde bulunmayan kadro kalitesi takımın benchinde mevcut. Bir başka deyişle
hamur sağlam. Her ne kadar Orhun bu hamuru yoğurma konusunda çok becerikli
olmasa da, Daçka’nın kadro kalitesi, rakip rotasyonu kullanmaya başladığında
onlara kadro avantajlarını kullanma şansı veriyor. Her ne kadar Greer, Bekir,
Ersin, Nedim gibi isimler artık basketbola doymuş olsa da, gerektiğinde
tecrübelerini sahaya yansıtıp Daçka’yı tekrar TBL’ye taşıyabilecek kalitedeler.
Nedim’in sakatlığının bitmesi sonrası pota altında daha savaşçı bir yapıya da
sahip olacaklardır.
Vestel takımı ise
dün kısıtlı kadrosunu çok etkin biçimde kullanmasını bildi. Genel olarak ilk
beş ağırlıklı oynayan ve yedeklerin sahada olduğu anlarda sayı bulmakta
zorlanan Vestel’in galibiyetinde iki önemli etken vardı. Bunlarda biri hiç
düşmeyen dirençleri ki, Daçka gibi kadro genişliği açısından kendilerinden bir
seviye üstte olan bir takıma karşı kazanmaları için olmazsa olmaz unsurdu bu.
Diğeri ise Gordon gibi bir oyun kurucuya sahip olmaları. ABD’li guard daha önce
TBL’de kalitesini ortaya koymuştu. Fiziksel dezavantajına rağman TBL’de dahi
başarı sağlamış böyle bir oyun kurucuya sahip olmak Vestel’in oyununu bir iki
seviye yukarı taşıyor. Dün Greer – Gordon karşılaştırması yaptığımızda açık ara
öndeydi Vestel’in oyun kurucusu. Dikkatinizi çekerim, bunu Greer’ın 20 sayısına
rağmen söylüyorum. Uzun süre sayı atamasa da Daçka savunmasını dağıttı adeta.
Basketbol zekasını tekrar tekrar kanıtladı topu her eline aldığında. Gordon’a
pota altında Mesut’un tecrübesi ve oyun okuyuculuğu, Cihan’ın da mücadelesi
eklenince çok zevkli bir maç izletti bize Vestel. Bu saydığım 3 isim de
izlerken bana “basketbolu basketbol gibi oynuyoruz” dedirttiler. Daçka’nın
dağınık, bireysel yeteneklere dayalı oyununun tam tersine, çalışılmış setler
üzerinden, basketbolu doğru oynayarak attılar sayılarını ve benim beğenimi
kazandılar. Her ne kadar kadrolarının yeteri kadar geniş olmaması onları maçın
büyük bölümünde aynı beş ile oynamaya mecbur bıraksa da, yorgunluk etkisini
fazla yaşamadan maçın sonunu getirmesini bildiler. Muhtemelen kadro darlığı,
Play-Off’larda ileri gitmelerini engelleyecektir; fakat oynadıkları basketbolla
taraflı tarafsız izleyenlere zevk veriyorlar.
Son bir not: Yabancı kontenjanı tartışmalarında birçok
kez Türk oyuncuların ve transfer piyasasının bundan nasıl etkileneceği
konuşuldu. Birçok TBL oyuncusunun İkinci Lig’e kaymak zorunda kalacağından
yakınıldı. Dün canlı izlediğim ikinci lig maçı şunu gösterdi ki, bu gibi
şikayetleri olan bazı oyuncular gerçekten bulundukları İkinci Lig’İ sonuna
kadar hakediyorlar. 1’e 2 gidilen fast-break’i acemice harcayan, 3 metreden
jump-shot’ı tekrar tekrar kaçıran bir guard; savunmada ayağını geri çekmekte bu
kadar zorlanan, ellerini kaldırıp rakibin hücumunun önünde durmaktan kaçınan ve
ribaundda yer tutma hatası yapan bir uzunun yeri zaten TBL olmamalıdır.
0 comments:
Yorum Gönder